27 Aralık 2012 Perşembe

devamı 4

İngilizce konuşurken farkettim ki , konuşurken en fazla yararlandığım kaynak duyduklarımdı. Duyduklarım kelimeler , kelime kalıpları ve cümlelerdi. Bu sayede konuşurken kelime seçmek ve kelimelerden cümle kurmaya çalışmak zorunda kalmıyordum çünkü aklımda hazır kelime grupları ve kalıplar vardı. Kelimeleri kenim seçip cümle kurmaya çalıştığımda da yanlış yapmaya kalksam , birşeylerin yakışmadığını farkeder , kontrol edip hatalarımı bulurdum . Her ne kadar arkadaşlarımla telefonda hep ingilizce sohbet etsek de oda arkadaşımla bir sene boyunca ingilizce iletişim kurmam da çok etkiliydi. Ayrıca , bazı arkadaşlarımla, hem eğlenmek için hem de gelişmek için , gider turistlerle sohbet ederdik. İstanbulda okumamın bir avantajı da buydu. İstanbul demişken , benim için İstanbulun tek dezavantajı vardı ; trafik. Trafikte zamanımı değerlendirmek için , ingilizce mp3 sohbet dinlerdim fakat banliyo treninin gıcırtısı , otobüsün motor sesi ve trafiğin gürültüsü karşısında , şu kulağı kaplayan kocaman kulaklıklardan almam gerekti. Okul sonrasında ingilizcemi kullanarak yani geliştirerek çalışabileceğim bir iş bulmayı düşündüm , fakat ingilizcem yeterli değildi ve bir yabancıya çay götürmenin ingilizceme ne katkısı olabilirdi ?Daha özgür , daha geliştirici , entel bir iş bulmalıydım ve buldum.İngilizce çeviri yapmaya başladım , bu iş tam benlikti. Bir yandan öğrenmiş oluyor , bir yandan para kazanıyordum. İngilizcemin gelişiminde birçok şey etkiliydi fakat ben hala çoğunlukla Türkçe düşünüyordum , ingilizcemin ulaşmasını istediğim seviye , daldığımda , bayıldığımda  bile ingilizce konuşmak , ingilizce düşünmekti. Çeviri yaparken gereksiz şeyler öğrenmek zorunda kalmam , zorlanmam , parayı parayı yeterli bulmamam  ve bir yandan da yer yer ; hazırlık okumanın zaman kaybı olduğun ve tıbba geç kaldığımı , ve önceleri,  tıbbı severek okuyacağım konusunda kendime söz verdiğimden ötürü kendi kendime ingilizce tıp kitapları okumaya karar verdim. Evet benim amacım ingilizce tıp okumaktıysa , saçma sapan siyaset ya da ekonomi  terimleri öğrenmeye ve nasıl sohbet edildiğini öğrenmeye ne gerek vardı ki ? İngilizce tıp hazırlığında ingilizce tıp kitapları okumak ve tıbbi kelimeler öğrenmekten güzel ne olabilirdi ki?İşte bu nedenle genel geçer , okuduğunda pişman olmayacağın baba kitaplar aldım ve okumaya başladım. Bunun faydasınıysa ileride görecektim . Tüm bunlar olurken ve ben o sıralar zamanın kıymeti hakkında çok fazla  düşünürken hazırlıkta derslerin çok gereksiz olduğunu düşünmeye baladım ve kendimi çok kötü hissediyordum. Ben böyle , gerkeksiz olduğunu bildiğim şeylere katlanamayacağımı bildiğimden , tıp yazma kararımda tereddüt etmemiştim çünkü diğer bölümlerde çok fazla lüzumsuz dersler ve zaman kaybı vardı.Varsın 10 sene olsun , okuyorsak işe yarar dersler olsun . 12 sene lüzumsuz eğitimler gördük , ya da gördüğümüzün lüzumunu bilemedik de ne oldu ? Velhasılı , hazırlıkta derslerin verimli geçmesi için , ders esnasında ne yapmaya çalıştıysam da hoca müdahale etti.Mp3 dinlemek ayıp olurdu , kitap okumak göze batardı ve tam konsantre olamıyordunuz fakat writing yapmak iyiydi . Birkaç gün derslerde hep ingilizce düşündüm , ingilizce yazdım. Zaten düşünmeyi sevdiğimden , her konuda yazabiliyordum ve takılmaksızın akıyordu. Hızlı yazdığımdan ve yazımın doğal hali bile kötü olduğundan, kendim bile okuyamayacağım bir şekilde yazıp geçiyordum. Zaten ben yazdıklarımı , birileri okusun diye ,ya da hatıra olsun diye değil odaklanarak uzun süreli düşünebilme ve cümleleri kurarken grameri elle tutulur gözle görülür bir şekle dökebilmek için yazıyordum. Lakin çok geçmeden , hocalar çok yazmama da müdahale etmeye başladılar ve " sen ne yazıp duruyorsun öyle?" sorusuyla bana geldiler. Cevabım kısaydı " öyle, genel ". Benim tek istediğim , sessiz uslu bir öğrenci olarak, kimseyi rahatsız etmeden , derste sessiz kalma hakkımı kullanmak ve kaybolan ya da kaybolduğunu düşündüğüm zamanımı yakalamaktı. Aynı zamanda bundan zevk de alıyordum.Ders içinde her türlü aktiviteme karışıldığını görmek , bena düşünmenin özgürlük olduğunu farkettirdi. Beni susturabilir , ellerimi tutabilir ya da bağlayabilirdiniz fakat ben düşünmeye devam edecektim.İngilizce düşünmeye...Alıcılarımın o kadar fazla ingilzice içerik almasına rağmen , vericilerimin kelimeleri hatırlarken ve kullanılır forma dökerken yaşadığı sıkıntıyı görmek ve ayrıca kendisine ve fikirlerine güvendiğim , geçtiği yolları düşünerek geçirdiğini düşündüğüm , ingiliz dilini bilen ,ve  yer yer Türkçedeki mantık hatalarından bahsederek diller hakkında düşündüğü anlaşılan , ingilizce öğretmeni babama ; kısa sürede dil öğrenmek için ne yapmam gerektiği sorusunu 3 defa tekrarlayıp üçünde de "yazmak" cevabını aldığımı hatırlamak beni yazmaya teşvik etti . Yazacaktım fakat ne  ve nasıl yazacaktım ?  (5. den devam)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder