24 Aralık 2012 Pazartesi

Üniversite öncesi


    istanbula geliş ve öncesi, ben lise yıllarında internetten tek tük kelime öğrenirdim ki ingilizcemi geliştireyim.Geliştireyim , geliştirmeliydim. Önemini biliyordum. Lise yıllarında ingilizce eğitimi almadım desem yeridir , yani hiçbirimiz almadık , arkadaşlarım da almadı.Babam ingilizce öğretmeniydi ve ben belki de biraz babası ingilizce öğretmeni lakin ingilizce bilmiyor demesinler diye , ya da belki ingilizce bize torpil geçer diye ingilizcemi iyi tutuyordum.Tabi en önemli neden ingilizce bir bölüm okumayı istemem , ve kariyerim için ne kadar önemli olacağını bilmemdi. Lise de çok bi fark olmasa da arkadaşlarım arasında en iyi ingilizceye sahiptim diyebilirim.Üniversiteye gelirken , hazırlık sınavını geçip geçemeyeceğimi düşünüyordum , önceki sene okulumuzdan en iyi ingilizceye sahip olan bir arkadaşımız proficiency sınavını geçemese de ben çalışır geçerim diye umuyordum. Sınav geçen sene test usulü olduğundan yine öyle bekliyorduk , sınavın listening , reading ve writing de içermesi beni şaşırttı . Writing de 15 dk içinde ve güya arkadaşıma yazdığım için gevşek bir üslupla yazdığım mektubu silmeye üşenip teslim ettim. Sonuç larak 10 puanla kaçırdığım hazırlık geçme sınavından , belki de bu writing part ı sorumlu tatacaktım . Ayrıca listening bölümünde de , ne kadar tuzağa düşürülmeye müsait olduğumu ileride anlayacaktm.

    Hedeflerime ulaşmam için önce onların gerekliliklerinin farkında olmamın gerektiğini , bunun beni çalışmaya teşvik edeceğini ve çalışırken hiç sıkılmayacağımı biliyordum. Ayrıca , çalışırken sıkılmamak için yaptığım işi iş olarak görmemem gerektiğini biliyordum . İngilizce benim için hedef olduğunda şunlara yapmaya karar verdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder